Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Kazakistan’ın simgesi haline gelen, Türk Dünyası için çok önemli bir yeri olan “Altın Elbiseli Adam” 1969 yılının kış aylarında Kazakistan’ın Almaata şehrinde tesadüfen bulunarak tarihin pusundan kurtarılmıştır.
İnşaat izini-ruhsatı için gelinmesinin akabinde bölgede yapılan araştırmalar sonunda tesadüfen bu devasa kurgana rastlanmış ve bölge araştırılmaya başlanmıştır.(Bekin Nur Muhammedov’ın kendi anlatımdan derlenmiştir). 2000 km’lik bir alanda halen araştırmalar sürmekte olup irili ufaklı onlarca gizeminin çözülmesini bekleyen kurganlar vardır.
Arami(Süryani) ya da tarihi Türk alfabesi ile yazıldığı üzerinde tartışmalar yapılmış, yazıt üzerinde yapılan araştırmalar öne sürülen tezler sonucunda yazıtın türk alfabesiyle yazıldığı kesinleşmiştir.
Hadisenin bizzat tanığı olan Bekin Nur Muhammedov kurganın bulunduğu günü şöyle anlatır:
“…1969 yılında fabrikanın inşaatı devam ederken mezar ortaya çıkmış. Tarihçi olduğum için gelip bakmamı istediler. Ben oraya vardım ve mezarı ellerimle aralamaya başladım… Altın Elbiseli Adam çıktığında parıltısından ve ışığından gözlerimiz kamaştı, bir süre bakamadık ona. Altın Elbiseli Adam’ın yanında, üzerinde yazılar olan bir de tas vardı. Elindeki yüzüğü ben taktım.”
Bekin Nur Muhammedov’un bahsettiği ve üzerinde 2 satırlık yazı bulunan gümüş tas, Türklerin en eski yazıtlarının Yenisey ve Orhun Abideleri olduğu gerçeğini değiştirecek niteliktedir. Kazak bilim adamı ve şair Olcas Süleymanof yazıyı şu şekilde okumuştur:
“Khan uya üç otuzı (da) yok boltı. Utugsi tozıltı.”
“Tigin 23′ünde öldü. Esik halkının başı sağ olsun.”
Fakat bu konuda tarihçiler tarafından ortak bir kanaat oluşturulamadığı için ilk yazılı Türk eserleri olarak Orhun Abideleri kabul edilmeye devam etmektedir. Eğer konunun üzerine gidilip bu yazının çözülmesi için esaslı bir araştırma yapılırsa, Türk medeniyetinin yaklaşık 2500 yıl öncesine kadar gittiğini kabul etmek gerekecek. Tarih biliminde kesin yargılara ve kurallara yer olmaması nedeniyle bilgilerin, her yeni belgeyle beraber değişebilme özelliği var.
18-23 yaş aralığında olduğu tahmin edilen cesedin üzerindeki altın zırh, başlı başına bir sanat eseri. Zırh tamamen saf altından, mükemmel bir işçilikle yapılmış. Genç tiginin (hükümdar oğlu) üzerinde bir kaftan, çizme ve külah şeklinde bir başlık bulunmaktadır. Başlığının üzerinde ise kuş tüyleri, tuğlar, boynuzlu kanatlı iki at motifi ve keçi kabartması yer alır. Bunun yanı sıra elbisesinde ve kemerinde de at, koyun, pars gibi hayvanların kabartmaları vardır. Cesedin belindeki kemerin sağ tarafında her iki yanı keskin bir kılıç bulunur. Kılıcı taşıyan kemer, altın plakalarla süslü ve kaplan başlı bir tokayla tutturulmuştur. Solunda ise tahta ve deri kını olan bir kama (hançer) asılıdır. Bazı kaynaklar bu devasa eserin Hunlar’a ait olduğunu iddia eder. Ancak Altın Elbiseli Adam’ın ömrü, yapılan karbon testiyle M.Ö. 5. yüzyıla kadar dayanınca, tarihçiler bu yüksek medeniyet ürününün “Bozkırın Kuyumcuları” lakabıyla nam salan Saka Türkleri’ne (İskitler) ait olduğunu kabul etmiştir.
Türk kültür tarihinin en önemli eseri olan Altın Elbiseli Adam’ın orijinali, Kazakistan merkez bankasında yer almaktadır. Esik Kurganı’ndan çıkartılan diğer hazineler ve Altın Elbiseli Adam’ın birebir kopyası ise daha önce Almaata Müzesi’nde sergilenmiş, günümüzde de Astana’daki Arkeoloji Müzesi’ne getirilmiştir.
Tarih: 2019-09-18 18:07:47 Kategori: Tarih
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Altın Elbiseli Adam Nedir
Nasıl Bulundu?
Kazakistan’ın Almaata şehrine inşaat çalışmaları yapmaya gelen bir firma bu çalışmalardan evvel izin-ruhsat almak için Almaata’daki Tarih-Arkeoloji ve Etnoloji Enstitüsüne gider. (Kazakistanda inşaat yapımlarından evvel ata miraslarına sahip çıkmak, var ise geçmişe dair kalıntıların yok olmasını,zarar görmesini engellemek adına bir takım araştırmalar yapılması zorunludur.)İnşaat izini-ruhsatı için gelinmesinin akabinde bölgede yapılan araştırmalar sonunda tesadüfen bu devasa kurgana rastlanmış ve bölge araştırılmaya başlanmıştır.(Bekin Nur Muhammedov’ın kendi anlatımdan derlenmiştir). 2000 km’lik bir alanda halen araştırmalar sürmekte olup irili ufaklı onlarca gizeminin çözülmesini bekleyen kurganlar vardır.
Altın Elbiseli Adam Kurganının Büyüklüğü
(Esik-Issık Kurganı) Altın Elbiseli Adam Kurganı'nın boyu 6m, çapı 60m (Sadece Kağanlar,Hakanları için yapılırdı. Kurganın boy ölçüsüne göre kurganın kim için yaptırıldığı ortaya çıkarılabilir) Araştırma yapılan bölgede (2000km’lik bir alanda) arkeologlarca onlarca irili ufaklı kurgan (Eski türk mezarları, korunan,kollanan yer manasına gelmektedir) bulunmuştur. Bu kurganların boyutları,mimari yapıları gibi bazı özelliklerine göre kurganların hangi döneme yada kime ait olabileceğini ortaya çıkmaktadır. Kurganın büyüklüğüne bakılırsa Altın Elbiseli Adam sıradan birisi değildi. Yapılan araştırmalara göre m.ö.500 yıllarında yaşamış olduğu hesaplanan altın elbiseli adam bir Hakan yada tigin(kağanın oğlu) idi.Kurganda Neler Bulundu?
(Esik-Issık Kurganı) Saf Altından yapılmış eşi benzeri olmayan Altın Elbiseli Adam’ın bulunan tüm parçaları dışında, birbirinden değerli tabak,vazo,ayna-tarak kılıfları,kepçe,gümüş kaşıklar, toplamda 4800 parça altın, gümüş bir kase (üzerinde 2 satırlık bir yazı) bulunmuştur. Böylece, Firavun Tutankamon’un mezarından sonra dünyada en çok altın bulunan mezar oldu Esik Kurganı.Arami(Süryani) ya da tarihi Türk alfabesi ile yazıldığı üzerinde tartışmalar yapılmış, yazıt üzerinde yapılan araştırmalar öne sürülen tezler sonucunda yazıtın türk alfabesiyle yazıldığı kesinleşmiştir.
Önemi
Dünya sanatına ve uygarlığına katkısı, Türk halkının ilk yazıtı ve sanat eseri olarak kabul edilmektedir.Hadisenin bizzat tanığı olan Bekin Nur Muhammedov kurganın bulunduğu günü şöyle anlatır:
“…1969 yılında fabrikanın inşaatı devam ederken mezar ortaya çıkmış. Tarihçi olduğum için gelip bakmamı istediler. Ben oraya vardım ve mezarı ellerimle aralamaya başladım… Altın Elbiseli Adam çıktığında parıltısından ve ışığından gözlerimiz kamaştı, bir süre bakamadık ona. Altın Elbiseli Adam’ın yanında, üzerinde yazılar olan bir de tas vardı. Elindeki yüzüğü ben taktım.”
Bekin Nur Muhammedov’un bahsettiği ve üzerinde 2 satırlık yazı bulunan gümüş tas, Türklerin en eski yazıtlarının Yenisey ve Orhun Abideleri olduğu gerçeğini değiştirecek niteliktedir. Kazak bilim adamı ve şair Olcas Süleymanof yazıyı şu şekilde okumuştur:
“Khan uya üç otuzı (da) yok boltı. Utugsi tozıltı.”
“Tigin 23′ünde öldü. Esik halkının başı sağ olsun.”
Fakat bu konuda tarihçiler tarafından ortak bir kanaat oluşturulamadığı için ilk yazılı Türk eserleri olarak Orhun Abideleri kabul edilmeye devam etmektedir. Eğer konunun üzerine gidilip bu yazının çözülmesi için esaslı bir araştırma yapılırsa, Türk medeniyetinin yaklaşık 2500 yıl öncesine kadar gittiğini kabul etmek gerekecek. Tarih biliminde kesin yargılara ve kurallara yer olmaması nedeniyle bilgilerin, her yeni belgeyle beraber değişebilme özelliği var.
18-23 yaş aralığında olduğu tahmin edilen cesedin üzerindeki altın zırh, başlı başına bir sanat eseri. Zırh tamamen saf altından, mükemmel bir işçilikle yapılmış. Genç tiginin (hükümdar oğlu) üzerinde bir kaftan, çizme ve külah şeklinde bir başlık bulunmaktadır. Başlığının üzerinde ise kuş tüyleri, tuğlar, boynuzlu kanatlı iki at motifi ve keçi kabartması yer alır. Bunun yanı sıra elbisesinde ve kemerinde de at, koyun, pars gibi hayvanların kabartmaları vardır. Cesedin belindeki kemerin sağ tarafında her iki yanı keskin bir kılıç bulunur. Kılıcı taşıyan kemer, altın plakalarla süslü ve kaplan başlı bir tokayla tutturulmuştur. Solunda ise tahta ve deri kını olan bir kama (hançer) asılıdır. Bazı kaynaklar bu devasa eserin Hunlar’a ait olduğunu iddia eder. Ancak Altın Elbiseli Adam’ın ömrü, yapılan karbon testiyle M.Ö. 5. yüzyıla kadar dayanınca, tarihçiler bu yüksek medeniyet ürününün “Bozkırın Kuyumcuları” lakabıyla nam salan Saka Türkleri’ne (İskitler) ait olduğunu kabul etmiştir.
Türk kültür tarihinin en önemli eseri olan Altın Elbiseli Adam’ın orijinali, Kazakistan merkez bankasında yer almaktadır. Esik Kurganı’ndan çıkartılan diğer hazineler ve Altın Elbiseli Adam’ın birebir kopyası ise daha önce Almaata Müzesi’nde sergilenmiş, günümüzde de Astana’daki Arkeoloji Müzesi’ne getirilmiştir.
Tarih: 2019-09-18 18:07:47 Kategori: Tarih
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx